Suriye'de Şartlar Olgunlaşıyor

23.09.2015 00:11

 

Yukarıdaki harita (1) 23.03.2013 tarihli Milliyet Gazetesi’nde “Genişleme mi dayanışma mı?” başlıklı haberin eşliğinde verildi.

Haber kısaca “Suriye’den bölünecek kısım Musul ve Kerkük de dahil Kuzey Irak ile birleştirilip Türkiye’ye katılacak. Böylece Türkiye’nin kurulduğu tarihten beri özlemi olan Misak-ı Milli gerçekleştirilmiş olacak” mealindeydi.

Nereden çıkmıştı durup dururken bu haber, bu “Misak-ı Milli” konusu?

Abdullah Öcalan’ın Diyarbakır’daki 2013 Nevruz kutlamaları sırasında okunan mesajında yer alan “Misak-ı Milli” vurgusu üzerine birkaç yazar ve profesörün değerlendirmelerinin neticesinde oluşturulmuştu haber.

Pek yankı bulmadı.

Böyle bir oluşum Türkiye’nin demografik yapısını altüst edecek nitelikteydi.

Ben de 24.03.2013 tarihinde “Ne Şam’ın Şekeri, Ne Arap’ın Yüzü”

(www.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=113550)

başlıklı bir yazı yazmıştım.

Aradan zaman geçti. Derken yıllar yılı huzur içinde yaşadıklarını sandığımız Suriye bir anda karıştı. Özellikle kuzeyinde iç savaş başladı. Akın akın Suriyeli göçmenler hücum etti sınırlarımıza. Saddam zamanında da böyle olmuştu. O zaman olduğu gibi “bu gelenleri sınırdaki kamplarda tutarlar, savaş bitince de ülkelerine gönderilirler” sanıyorduk hepimiz. Öyle olmadı. Ülkenin her yerine dağıldılar.

Suriye karışınca Özgür Suriye Ordusu, PYD falan bir anda ortaya çıkıverdi.

Suriye sınırı en güvenli olan sınırlarımızdan biriydi. Sonra Apo’nun Suriye’de olduğu ortaya çıktı. 1999 Yılında Suriye Türkiye’nin baskısıyla zorunlu olarak sınırdışı etti Apo’yu. 2002’den sonra ise Suriye Devlet Başkanı Esat Kanka’mız oluverdi. Sabah kahvaltısı Şam’da yapılıyor, Akşam yemeği Bodrum’da yeniliyordu. Suriye karışınca kankamız olan Esat’ta isim değiştirerek Esed oldu (Esat’la Esed arasında ne fark var anlayamadık cahil kafamızla). Kanlı bıçaklı düşmanımız oldu Esed.

İç savaş tüm şiddetiyle sürerken Suriyeli Muhaliflerin rengi de yavaş yavaş anlaşılmaya başlandı. Gidişat bir Kürt Devleti’ne doğruydu. Kanton bölgeler oluşturulmuş, bu bölgeler arasındaki kopukluklar kapatılmaya çalışılıyor, yumurtadan yeni çıkan Karetta kaplumbağalarının denize ulaşmaya çalışması gibi Akdeniz’e ulaşmak için koridor açılmaya çalışılıyordu.

Ne oldu ne bitti anlayamadık. Bir anda IŞİD diye bir şey çıkıverdi ortaya. Kimi dedi bunlar Amerika ile İngiltere ajanlarının oluşturduğu yeni bir yapılanma, kimi dedi onların tam zıtları. Bir anda Kuzey Suriye’nin tamamını, Kuzey Irak’ın büyük bir kısmını işgal ediverdiler. Kelle kesiyorlar, acımadan insan öldürüyorlardı hunharca. Özgür Suriye Ordusu buhar oldu, PYD MYD duman oldu, Kobani’ye ağıtlar yaktı birileri. 150 kahraman (!) Kuzey Iraklı törenle Suriye’ye geçti IŞİD’le savaşmaya. Sonradan duyduk ki kaçacak delik aramışlar.

ABD planları altüst oldu.

Kuzey Iraktaki Bölgesel Kürt Hükümeti perişan durumda şimdi. Önce 2015 yılındaki tüm yatırımlarını, ardından 2016’dakileri iptal ettiler. Halk aylık 100 Doların dışında bankadan para çekemez oldu. Halen savaş halinde bulunan kahraman (!) Kuzey Irak Yönetimi IŞİD’e karşı bir karış ilerleyebilmiş değil. Bölgeyi şekillendirmeye çalışan ABD ve müttefikleri IŞİD mevzilerini bombalıyor.

Toz duman arasında netleşmeye başlayan bir şey var; önce PYD’nin, ardından IŞİD’in işgal ettiği bölge haritası (2). Yukarıdaki ikinci haritada Irak kısmı gözükmüyor. Orada zaten Kuzey Irak Bölgesel yönetimi var. Oranın sınırlarını da ikinci haritaya ekleyince birinci haritayla nasıl da üst üste örtüşüyor. 1. harita oluşuyor. Oluşuyor da bu bölge Türkiye’ye mi bağlanacak? O Milliyet Gazetesindeki haber yorum gerçekleşecek mi? Misak-ı Milli mi gerçekleşiyor?

Hiç sanmıyorum.

Türkiye Cumhuriyeti’nin en yetkililerinden biri Al Jazeera televizyonuna verdiği özel mülakatta Kuzey Suriye’de bir tampon bölge oluşturulması gerektiğini söyledi. Yerleri isim isim belirtilen güvenli bölge tam da 2. Haritayı kapsıyor. Kuzey Irak’ı da kapsayan benzer haritalar da var; sınırları Akdeniz’e ulaşmış Büyük Kürdistan haritası. Nihai hedefte Türkiye’nin bir bölgesini de kapsayan Büyük Kürdistan.

ABD ve müttefikleri bir şeyler oluşturuyorlar. Ne oluşturdukları da çok belli aslında. Bu oluşumun 3 yıl, 5 yıl, 20 yıl sürmesi hiç önemli değil onlar açısından. Zira defalarca görülmüştür ki ABD ileriye dönük olarak planını yapar, şartlarını olgunlaştırır, gidişat öyle bir hale gelir ki gayet doğal, olması gereken olmuş gibi algılanır her şey. O arada kullanacağı argümanları da itinayla kullanır, gün gelir kullandıkları işe yaramaz hale gelince çöpe atar, olay biter. Örneklendirmeye kalksak ohoo..! Saddam, Kaddafi, Mübarek vs. Pek çok.

Şşşıııt oluşum oluşuyor, sesinizi çıkarmayın..!

Allah sonumuzu hayır eylesin. İnşallah.

 

Suat Zobu

14.08.2015

Edebiyat Defteri